Çıkık Nedir
Organların ya doğrudan doğruya ya dolaylı bir travma (çarpma, vurma) sonucunda, ya da bir hastalığa bağlı olarak normal ilişkilerinin dışına çıkarak yer değiştirmesi. Çoğu zaman çıkıkla birlikte organın bağları ve bağlara ait kapsüller de parçalanır. Gövde içindeki organlarda, örneğin böbreklerde, çıkık görülebilir. Fakat, çoğunlukla, çıkık deyince kemiklerin oynak eklem noktalarındaki yer değiştirmesi akla gelir. Bu yer değiştirmede genellikle bir kemiğin eklem ucu doğal yerinden çıkarak, öteki kemiğin ucuyla olan ilişkisini kaybeder, yatay bir kayma ile ondan uzaklaşır. Çıkık ağırlık derecelerine göre üçe ayrılır: 1) Burkulma: Bir kemik ucu, eklemin öteki tarafındaki kemik ucundan ayrılır ve derhal yine yerine oturur. Burkulma, hafif ve bir anlık bir çıkık olarak kabul edilir. 2) Yarı çıkık: Bunlarda kemik ucu eklemdeki yerinden çıkar, fakat büsbütün kopmaz; yani eklemin iki yanındaki iki kemik birbirinden bütün bütüne ayrılmaz. 3) Gerçek çıkık: Kemik ucunun doğal yerinden dışarı çıkması kesindir ve eklemi meydana getiren kemikler hiç bir noktada birbirlerine dokunmazlar. Burkulmaya bir anlık çıkık, yani geçici çıkık denirse, yarı çıkığa sürekli fakat bölgesel çıkık denebilir. Çünkü bu durumda eklemin iki ucu henüz birbirine değmektedir. Gerçek çıkık ise sürekli ve tamdır., Eklemin iki kemik ucu birbiriyle bütün temasını kaybetmiştir. Çıkıklar nedenlerine göre doğuştan ve sonradan olma diye ikiye ayrılır. Sonradan olma çıkıkları da travma sonucu ve hastalık sonucu olarak iki grupta incelemek gerekir. Doğuştan olan çıkıklar, kemik uçlarının kötü veya yetersiz oluşmasından ya da çocuk henüz ana rahmindeyken embriyoda gelişme eksiklikleri olmasından ileri gelir. Bunların en başta geleni kalça çıkığıdır. Uyluk kemiğinin yuvarlak ucu kendisini içine alan boşluğun, embriyo döneminde yetersiz oluşması sonucunda yerine iyi oturamaz; bu da, kalça çıkığı denen durumu meydana getirir. Çok çetin bir doğumda hırpalanma sonucu meydana gelen çıkıkları da, sonradan edinilen çıkıkların travma kaynaklı olanları arasında saymak gerekir. Kaynağı travma olan çıkıklar eklem üzerindeki şiddetli bir çarpma veya vurmanın etkisiyle meydana gelir. Kaynağı patolojik olan çıkıklar, eklem uçlarının ur veya yangılanma (frengi, verem vb.) sonucu hırpalanmasıyla meydana gelen çıkık çeşitleridir. İçine fazla miktarda kan veya yangı akmasıyla eklem boşluğu çok fazla genişler; bu da çıkık yapar. Bazen de çıkığın nedeni, eklem çevresindeki kasların felce uğramasıdır. Bu kaslar gücünü kaybedince, artık eklem çevresindeki koruyucu çit görevlerini yerine getiremez olurlar. Oysa eklemi çevreleyen kaslar eklem mekanizmasının normal işlemini sağlar. Patolojik çıkıklara kendiliğinden olan (spontane) çıkıklar da denir. Bunun nedeni, dışarıdan hiç bir travma (çarpma, vurma) olmaksızın ya da çok hafif travmalar sonucunda meydana gelmeleridir. Fakat bu travma, ancak herhangi bir ur veya frengi, kemik veremi gibi bir yangıyla yıpratılmış eklem üzerinde etki yapabilecek kadar hafiftir, Çıkık, kırıktan çok daha az rastlanan bir durumdur. İstatistiklere göre aşağı yukarı her on kırık olayına bir çıkık düşer. Çıkıklar hemen hemen yalnız kol-bacak, el-ayakta olur. Çünkü vücudun en çok bu kısımlarında eklem vardır ve buraları travmayla en çok karşılaşabilen kısımlardır. Çıkık kolda bacaktan, elde ayaktan çok görülür. Sağ ve sol organlar arasında çıkık olması bakımından pek ayrılık yoktur. Erkeklerde kadınlardan daha çok çıkık olayı görülür. Bunun nedeni de, erkeğin kadına oranla daha canlı bir yaşantı sürdürmesi, daha sert sporlar yapmasıdır. Kadında erkekten daha sık görülen tek çıkık türü çene çıkığıdır. Yaş gruplarına göre dağılım açısından çıkık en fazla 15-40 yaşlar arasında görülür. Bunun nedeni, bu yaşlarda çok canlı bir hayat sürülmesi, çok spor yapılmasıdır. Eklemler içinde en çok omuz kemiğinde çıkık olur. Ancak, dirsek, bilek, köprücük, parmak (özellikle başparmak), kalça, dizkapağı, çene çıkıkları da çok rastlanan durumlardır. Yüzeye yakın bulunan eklemlerde, çıkık, derinlerdeki eklemlere oranla daha sık görülür. Çünkü derindeki eklemi çevresindeki kaslar daha iyi korur. Çok işleyen eklemlerde az işleyenlere, kapsülü dirençsiz olanlarda dirençli olanlara, açılıp kapanma hareketi geniş olanlarda dar olanlara oranla daha çok çıkık görülür. Eklemi dışarıdan güçlendiren bağlar gevşeyince aynı kemik birkaç kez üst üste çıkabilir. Buna yineleyen çıkık ya da üsteleyen çıkık denir. Çıkık acı veren bir durumdur. Duyulan acı, çıkığın türüne göre az veya çok olabilir. Hasta, çıkan eklemi oynatamaz. Hekim muayenesinde şunlar görülebilir: Yerel biçim bozukluğu: Normal yapıda çıkıntı olan yerde çökme, normal yapıda çukur olan yerde çıkıntı görülür. Şişkinlik: Eklem çevresindeki yumuşak dokular derin kan damarlarının etkisiyle şişer. Çarpma: Çıkık olan organın uzunlamasına ekseni normal doğrultusundan sapar. Boyut değişikliği: Çıkık olan organda çıkığın doğrultusuna göre kısalma veya uzama olur. Çıkık olan eklemin çevresindeki dokularda aynı anda veya birbiri peşi sıra yaralanmalar, zedelenmeler görülür. Bunlar kemik uçlarında olabilir, kas liflerinin, kirişlerin arasında görülebilir; hareket sinirleri hırpalanır, bir çeşit felç olur. Duyu sinirleri hırpalanır; çıkık olan yerin çevresindeki sinirler sıkışır, gerilir, parçalanır. Bu da nevralji yapar. Kan damarları kopar veya açılır. İç organlar yıpranır. Bunların çoğu doğrudan doğruya dış travmanın etkisiyle olur. Bir kısmı ise kemiğin çıkması sonucu olur. Yumuşak bir doku için, kemiğin çıkması bir travma sayılır. Yukarıdaki klinik belirtilere bakarak çıkığı teşhis etmek zor değildir. Bununla beraber, bazen özellikle derinlerde bir eklemden şüphe ediliyorsa, iç rahatlığı ‘için röntgen filmini çekmek gerekir. Bir kemiğinin çıkmış olmasından kuşkulanılan kimseye hemen doktor getirilir; bu olamazsa hasta rahat bir araçla doktora götürülür. En küçük bir hareket bile büyük acı vereceğinden hasta kıpırdatılmaz. Doktor olmayan kimsenin çıkığı yerine oturtmaya çalışması çok tehlikelidir. Yalnız doktor, gerekirse uyuşturarak, çıkığı yerine oturtabilir. Narkoz acıyı yok eder. Doktorun gerek kansız yerine oturtma, gerek cerrahi girişim çalışmalarına engel olan kas kasılmalarını azaltır. Çıkık yerine oturtulduktan sonra eklem bir süre hareketten alıkonulur. Bu süre, çıkığın meydana geldiği ekleme göre değişir. Hareketsizlik ya düz tahta parçaları ya alçı ya da madensel bir çatkı ile sağlanır. Hareketsizlik dönemi bitince masaj, sıcaklık uygulaması veya elektrik tedavisi yapılarak eklemin normal hareketini bulması sağlanır.
bugün 3 ziyaretçi burdaydı